Rüzgârla gelen enerji
Petrol zengini Teksas elektrik ihtiyacının yüzde onunu rüzgârdan karşılıyor. ABD Başkanı Obama, Teksas modelini Amerika geneline yaymaya kararlı. Christina Bergmann’ın haberi:
ABD Başkanı Barack Obama Meksika Körfezi’ndeki petrol felaketinden çok daha önce, ALTERNATİF ENERJİ payının büyütüleceğini duyurmuştu.
ABD hidrolik ve güneş enerjisi kadar, ülkenin merkezi bölümlerinde rüzgâr enerjisinden de yüksek miktarda elektrik üretme imkanlarına sahip. Rüzgar enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payı 2009’da yüzde iki olmuştu.
Rüzgâr enerjisinin anavatanı sayılan Teksas eyaletinde bu oran yüzde onu buluyor. Rüzgar türbinlerinin toplu halde bulunduğu, dünyanın en büyük rüzgâr parkı da bu eyalette. Dallas’ın batısındaki bin nüfuslu Roscoe kasabasında şiddetli rüzgâr esiyor.
50 yaşındaki Randall Smith, buğday ve pamuk tarlaları ile otlaklarının arasından uzanan yolda ilerlerken aynı zamanda üçüncü işiyle de ilgileniyor. Hem hayvancılık, hem çiftçilik yapıyor. Üçüncü mesleği ise müteahhitlik.
Rüzgâr, fakirleşen çiftçinin umudu oldu
Teksaslı çiftçinin ürünleri son yıllarda iyi para etmiş ama iki yakasını bir araya getirmekte yine de zorlanıyor. Öncelikle gençler baba mesleğini bırakıp şehirlere yerleşiyorlar. Kasabadaki dükkanların çoğu kapanmış, binalar bakımsız, yakın çevrede petrol kuyuları da yok. Ama Randall Smith’in durumu son yıllarda oldukça düzelmiş. Maddi durumunu da Roscoeyi çepeçevre saran rüzgâr türbinlerine borçlu.
Airtricity adlı bir İrlanda şirketi 34 büyük toprak sahibiyle anlaştıktan sonra 2006 yılında bölgeye ‘yel değirmenleri’ dikmeye başlamış. Bir yıl sonra da projeyi E.ON Climate and Renewables’e devretmiş. Zamanla projeye katılan çiftçilerin sayısı 400’e çıkmış. 600 rüzgâr türbininden oluşan enerji parkı 780 megavat elektrik üretiyor.
ABDnin eko enerji potansiyeli yüksek
E.ONun Roscoe temsilcisi Steve Trenholm, bol rüzgâr almaları kadar, karayolu bağlantılarıyla havai hat şebekesinin gelişmiş olmasının ve rüzgâr türbini dikilmesine elverişli geniş arazilerin bulanmasının da önemli bir avantaj olduğunu belirtiyor. Trenholm, projenin sürekli genişlemesindeki en önemli faktörün arazi sahiplerinin desteği olduğunu ve eyalet yönetiminin gerçekçi enerji politikası uyguladığını sözlerine ekliyor.
Petrol zengini Teksas elektrik ihtiyacını kısmen yenilenebilir enerjilerden kazanmaya başından beri kararlıydı. Washington yönetimi şimdi buradaki standartları bütün ülkeye yaymaya çalışıyor. Ama önünde Senato engeli duruyor. Rüzgâr enerjisi sübvansiyonları da 2012 yılında sona erecek. Belirsizlikle güvensizliğe küresel mali kriz de eklenince Amerikan rüzgâr enerjisi piyasası ağır bir darbe aldı.
Kriz rüzgârın hızını kesemedi
Konu, mayıs ayı sonlarında Dallas’ta düzenlenen uluslararası rüzgâr enerjisi konferansında da ele alındı. Merkezi Danimarka’nın Brande kentinde bulunan Siemens Wind Power şirketinin genel müdürü Jens_Peter Saul ABD’nin tek tip enerji standardına ve değişen şartlara adapte olabilen bir enerji politikasına ihtiyacı olduğunu söylüyor. Saul Dallas’taki konferansta Amerikan yenilenebilir enerji piyasasında durgunluk saptamadıklarını ve Siemens’in iş hacmini genişlettiğini, “Daha dört yıl öncesine kadar burada üç elemanımız vardı ve tek bir kontrat dahi imzalamamıştık. Şimdi ise piyasanın üçüncü ismiyiz ve 1600 kişi çalıştırıyoruz”, şeklindeki sözlerle anlattı.
Teksas, rüzgârının sayesinde, enerji üretiminde dünya liderleri arasına girdi. Rüzgâr, halâ fosil enerji türlerine bağlı olduğu sanılan bu eyaletin enerji kaynaklarını daha geniş bir yelpazeye yaymasını sağladı. Eyaletlerinin rüzgâr teknolojisinin merkezi olduğunu belirten Senatör Rodney Ellis, ‘petrol çıktığı için fosil enerjiye bağımlı olduğumuzu sananlar bizi tanımamış’, diyor. www.dw-world.de/dw / 17 Haziran 2010